Lübnan’la ilişkilerimiz, merhum Başbakan Refik Hariri’nin 2004 yılında ülkemizi ziyaretini izleyen dönemde ivme kazanmış, bu tarihten sonra Başbakan ve Bakan düzeyinde karşılıklı ziyaretler gerçekleştirilmiş, ilişkilerimizin kurumsal yapıya kavuşturulması yönünde önemli adımlar atılmıştır.

Türkiye, Lübnan’ın toprak bütünlüğü, egemenliği, güvenlik ve istikrarının muhafazasına büyük önem atfetmekte, bu desteğini ikili ve çok taraflı platformlarda sürdürmektedir. Bu siyasetin bir yansıması olarak Türkiye Lübnan’a verdiği desteği her fırsatta sergilemiştir.

Bu çerçevede, 2006 yılında İsrail ile yaşanan savaşın ardından Lübnan’ın acil onarım ve yeniden imarına sağladığı yardımlar, 2008 yılında varılan Doha Mutabakatıyla sona eren siyasi krizin çözümünde oynadığı yapıcı rol, bugün halen devam etmekte olan BM Geçici Görev Gücü UNIFIL’e verdiği destek, 2005 yılında merhum Başbakan Refik Hariri’ye düzenlenen suikastın aydınlatılması amacıyla BM Güvenlik Konseyi kararıyla kurulan Lübnan Özel Mahkemesine sağladığı maddi yardım ve 4 Ağustos 2020 tarihinde Beyrut Limanında meydana gelen patlamanın akabinde Lübnan ve halkıyla sergilediği dayanışma, ülkemizin Lübnan’a yönelik desteğinin somut göstergelerinden bazılarıdır.

Türkiye, Lübnan’da kayıtlı yaklaşık 18 bin vatandaşımıza ilaveten, Türk soylu topluluklar ile Lübnanlı dostlarımıza yönelik ilgisini her geçen gün artırmaktadır. Lübnan’da faaliyet gösteren Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Yunus Emre Enstitüsü’nün (YEE) yetenek ve imkanlarında son yıllarda önemli artış sağlanmıştır. TİKA, Lübnan’da 2006 yılından bu yana toplam bütçesi 33 milyon ABD Dolarını aşkın tutarda yaklaşık 126 projeyi tamamlayarak Lübnan halkının istifadesine sunmuştur. 2014 senesinde ise Beyrut’ta TİKA Koordinasyon Ofisi açılmıştır. YEE ise Türkçe dil eğitimi ve kültür-sanat faaliyetleriyle ikili ilişkilerimizin bu alanlarda geliştirilmesine önemli katkılar sağlamakta, ayrıca ülkemizin Lübnan’da daha iyi tanınmasına olanak sunmaktadır.

Büyükelçiliğimiz ve sivil toplum kuruluşlarımız, Türkmenler ile Suriyeli ve Filistinli mültecilere yönelik faaliyetlerini son yıllarda daha da artırmıştır. İnsani mülahazaların yanısıra, mültecilere sağlanan destek suretiyle Lübnan’ın istikrarı, güvenliği ve iç barışına katkıda bulunulması hedeflenmektedir.

2010 yılında vize uygulamasının karşılıklı olarak kaldırılması ise, iki ülke arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve turizm etkileşiminin artırılmasına ve Lübnan’la tarihi, kültürel ve beşeri bağlarımızın daha da güçlendirilmesine önemli katkı yapmıştır.

İki ülke arasında gerçekleştirilen üst düzey temaslar, ortak çıkar alanlarını ve işbirliği imkanlarını artırmaktadır. Bu temasların en sonuncusunu teşkil eden, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız ile Sayın Bakanımızın Beyrut Limanı patlamasının hemen akabinde, 8 Ağustos 2020 tarihinde gerçekleştirdiği ziyaret ise, ülkemizin Lübnan ile dayanışmasının somut ifadesidir.

Yaklaşık yarım milyon Filistinli mülteciyi barındıran Lübnan, Filistin davasının savunulması konusunda Arap ülkeleri arasında tepkisini uluslararası planda en güçlü şekilde dile getirebilen ülkelerin başında gelmektedir. Bu çerçevede Lübnan, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma ve ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı üzerine, ülkemizin ev sahipliğinde 13 Aralık 2017 tarihinde düzenlenen Kudüs konulu İİT Olağanüstü Zirvesi’ne Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı seviyesinde katılım sağlamış, Cumhurbaşkanı Michel Aoun zirve marjında Sayın Cumhurbaşkanımızla bir görüşme gerçekleştirmiştir. Lübnan “Asrın Anlaşmasına” karşı çıkarak ve son olarak Mayıs 2021’de İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırıları ve insan hakları ihlalleri karşısında dayanışma sergileyerek, Filistin davasına sahip çıkmaya devam etmiştir.

Öte yandan, yaklaşık 1,5 milyon Suriyeli sığınmacıya da yılladır ev sahipliği yapan Lübnan’la Suriyelilerin kendi ülkelerine gönüllü ve güvenli geri dönüşü konusunda işbirliğine önem verilmektedir. Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönüşleri hususunda Suriye’nin komşusu dört ülkenin bu konuda ortak tutum geliştirmeleri amacıyla ülkemiz öncülüğünde başlatılan Dörtlü Girişime Ürdün ve Irak’ın yanısıra Lübnan da katılmıştır.